Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gece, Sen yine.

Ve ben kapıyorum gözlerimi sıkıca şimdi, gecenin en derininde. Yanımdasın. Parmak uçlarımda. Kokun geliyor önce, ardında beni hapseden sıcaklığın. Kapatınca gözlerimi işte bak oradasın. Yatağımın hem en huzurlu hem en eksik tarafı. Düşlerimde sarılıp uyuyorum, yetmiyor. Zaman alıp götürüyor ama geri de getiriyor seni. Yine de sevemiyorum onu. Ah! Kesiyorlar sanki içimin sen dolu yerlerini. Yollarım kayıp, hepsini sana bağladım. Sözlerim yok, unuttum attım. Hislerim hissiz. Kafamın içinde dönüp duran tilkilerin hepsini seni düşünmemi engelliyorlar diye kestim! Akıyor yine derinimden derinine benliğim. Bak, gecenin en karanlık yerindeyim. Pişmanlık, tanıdıktan sonra seni varlığını yitirdi kelime heybemde. Karanlıklarım beyaza aysın diye sarılıyorum içine. İyi ki! Huzurun varıyor ruhuma özlemin sislerinin içinden. Eşim, dostum, babam, oğlum. Can özüm. Kanım. Varlığım. Kaburgalarım dar geliyor içimde saklamaya seni. Nefesine ihtiyaç duyuyorum. Ve her nasıl oluyorsa sen o...

Ceviz.

Geçtim yine içinden içimin. Kim kurduysa kuralları, yıkmak üzereyim. Ha-ha! Ama nasıl da asiyim.. Cevizli kadayıf yerken Ceylan Ertem dinledim. Evet, bir de utanmadım internette gezindim. Biraz da özledim. Biraz mı? Yalan söyledim. Ben bildiğin çok özledim! Peki soralım mı şimdi? Kafayı mı yedim? Hayır, Sadece geçtim içimin raylarından sessizce. Çalmadı trenin düdüğü, ben de çalmaktan vazgeçtim. Yuttum kelime tozlarını kadayıfın cevizinin içinden seçip. Ha-ha! Alerjime de meydan okudum. Nasıl da asiyim! Kaşınıyor ruhum. Kafamın içindeki müzikleri seçemedim. Gelse ya. Gelsin. Özledim. Yok yok, şimdi gelsin dedim diye de her şeyi bırakıp gelmesin. Asi değilmişim o kadar da. Zorunlulukları yıkmak olmaz şimdi. Di mi? Ama biliniz ki kesinlikle kafayı yemedim! Yemedim diyorum! Sadece cevizli kadayıf yerken Ceylan Ertem dinledim. Yedikçe kaşındım. Ama bu sefer kaşınan tenim. "Bu bir uçurtmanın kaçışı.Belki de değil." Ne güzel şarkı ama.. 'Uçurtma' gi...

#SevgiliyeNotlar

Uzaktayken, Anlamı yok sözlerimin, gözlerimin, aldığım nefeslerin.. Anlamsız ne varsa sevdim aslında, Kendim dışında, sensizliğe varmadığında.. Özlemek, laneti sanki bu sevdanın! İçimi alıyor, içime çöküyor, içimi çekiyor. Canımdan söküyor en sevgi dolu parçalarımı.  Ruhum akıyor pınarlarından kalp aynalarımın.  Çığlıklar savuruyor en derinlerimde özlemin.  Kokun, esir alıyor sanki bedenimi.  Za man, en büyük düşman.. Geçmiyor. Yollar alıp götürdüğü kadar çabuk geri getirmiyor.  Uykuda yüzüme vuran nefesin yok.  Üşüdüğümde ısıtan sıcaklığın.  Zemheri soğukları yaz sıcağına çeviren o gülüşün ekranlara hapsolmuş, dokunamıyorum.  Çantalarını hazırlarken ruhumu çekip içimden, yanına koymuşum. Kalbime geldi çöktü arkamı döndüğüm an özlemin. Saatlerdir ayrı olmak bile yetti bence, gel geri. Gerek var mı bir bedenin diğer yarısını başka şehre hapsetmeye? Konuşmak istemiyorum. Sorulan sorulara cevap vermek istemiyorum. Se...

Zamanı durdurabilsem.Ne ben kalsam.Ne sen gitsen.

Resim
Vedalara alışılır mı canım okuyan? Her seferinde bu şehrin renklerini söküp de gitmesi normal mi? Nefesimi tutuyormuşum gibi içimi daraltan bu his yeniden sarılınca geçecek mi? "Kokusunu istiyorum!" desem hemen şimdi yanımda biter mi? Tüm bu sorularımın cevaplarını biliyorum.. Ve tabi ki 'Gelecek!'.. Biliyorum. 'Bekle beni!' dedi çünkü. Kesin gelecek. Biliyorum ama engelleyemiyorum içimdeki bu depremleri.  İçimde Bir Karaorman Yanıyor Gittiğinde... Bu şehir adıyla başlayana kadar boğazımda takılıp kalan düğümü yutkunamıyorum. Gitmese keşke. Can'cana olsak hep. Yâr yine sıcak yar'ısı olsa tenimin. Keşke o hiç gitmese.. Boşluğa saldılar sanki benliğimi, sürükleniyorum. Öylesine, zaman geçsin bir an evvel diye.. Söyle n'olur canım okuyan, Gelene kadar gönlümdeki yangını ne ile söndürmeli? -Öperler.

Böcek.

Daraldı yine içimde bir şeyler. Çığlıklar mı atmalı en derinime; susmalı mı avaz avaz? Bilemedim. Oysa ben bilirdim her şeyi en incesiyle. Bilir ve de hissederdim. Öğrenirdim hiç değilse nasıl bileceğimi. Saçmaladım yine. İçimde dönüp duran şeylerin ne olduğu belli değil. Kelimelere ait değilim bu gece. Belki de kelimeler bana ait değil. Hem zaten kelimeler ne zaman ait olur ki benliğime? Kelime bu! Ben kimim de hissetmek isterim bu aidiyeti! Kavgalar ediyorum yine her şeyle..  Mesela kafa atıyorum duvarlarına içimin, yıkıyorum daraltan tüm rüyaları. Belki de kabus demeliyim, kim bilir..  Her neyse,  Dedim ya kelimelere ait değilim bu gece. Kafam desen uçurumunda içimin.  Nerede ve nasıl olmak istediğimden emin değilim. Belirlenmiş bir kaderi oynadığımın bir kez daha farkına varmak mı sıktı bu kadar, bilemedim. Daraldı yine içimde bir şeyler.  Şu duyduğum kabuslardan dönüşün sesi mi? Hadi atalım bir kahkaha daha ve sonlandıralım günü, d...

Huzur

" Aşk yeniden, unutulmuş yemin gibi             Aşk yeniden, hem tanıdık hem yepyeni                          Aşk yeniden, kendini yarattı kendinden.. " Benden size bir tavsiye,  sesi huzur olan insanları sevin. Hayat enerjimi ses  tellerinde saklayan, yorgun tınısında bile aşk kokan bir adama düştü yüreğim. Öyle mutluyum ki! Ne olur, hiç değişmesin. Hani yüreğinizi pırpır ettiren şarkılar vardır; melodisi,sözleri,duygusu... Her şey mükemmeldir. Sürekli çalar içinizde bir yerde. Dinlemek istersiniz üst üste. 'Bitmesin!' dersiniz hani... İşte tam da öyle! Bitmesin şarkımız, sonsuza dek sürsün. Eskimesin hiç. Seneler sonra bile aynı duygularla dinlensin. Göz göze gelince dursun zaman. Önemli olmasın başka hiçbir şey. Teni huzur, gönlü sarayım kalsın. Bir ömür.. Bir gönül! -Öperler.

Bir Hastanın Günlüğü.(ağır ruh hastalığı içerir.)

Bir haftadır haayiin bir hastalığın eline düşmüş durumdayım..  Saymadım ama sanırım günün 20 saatini uyuyarak geçirdim, tam üç gün boyunca. "Ay yuh bir ay uyumam artık!" diye düşünürken yine kendimi o laftan anlamaz uykunun orta yerinde buldum.  Bir de tabi durur mu? Cannnıım alerjilerim de tetiklenmiş.. ( vay ne şşereeef vay ne şeref!)  Kendi sesimin kendime yabancı olduğu, artık rüyayla uyanıklığı karıştırdığım, bol ateşlenmeli, yatak yastıkla bütünleşilmiş günlerimin en iyisi bugündü sanırım. E yani benden büyük ilaç içiyorum daha da mı iyileşmeseydim???  Sözün özü: CANIM HASTALIK, SEN BANA HİÇ YAKIŞMADIN. HADİ AZ ÖTEDE OYNA. BENDEN UZAK. HADİ GÜZEL KARDEŞİM, HADİ. *** Çok dertliyim sayın okuyan. Hasta olmam yetmiyormuş gibi yarimden de ayrıyım. Kendisi bu haftalarda pek bir kalbimin bussines'ı olduğundan yaşadığını haber almanın yettiği bir dönemden geçmekteyiz.  "ÇOOOOKK ÖZLLEEDİİİİİİİEEEEEMMM!" diye anırarak ağlamak istediğim doğru...

Yorgunluğumla Kavgalarım

"Koydum sevinçlerimi önüme, baktım, hepsi sensin!" Ne güzel şarkıdır ama.. Tüm diğer Yalın şarkıları gibi. Ne mutlu ki şu günlerde bu sözleri sonuna kadar hakkeden birisi var. (Hiç gitmesin!) Ne üzücü ki onun dışında her şey üstüme geliyor ve bazen hayat denen bu şey beni fazlasıyla yoruyor... *** Nefes almanın bu kadar zor geleceğini hiç düşünmemiştim. Bir gün susmayı bu kadar seveceğimi bilemezdim. Evet. Ben artık susmayı öğrendim. Sabrı. İnsanlara tahammülü.Yakıp yıkmak yerine kendi içime çizikler atmayı. Dayanamayacak gibi hissettiğimde bağırıp çağırmak yerine uzaklaşmayı.. Ve belki de ben insanlara susarak baş kaldırmayı öğrendim. Konuşsam da fayda etmeyeceğini bildiğim şeyler için yormuyorum kendimi. Öyle "suskunluğum asaletimdendir..vıdı vıdı" gibi laflar savurmayacağım tabi ki. 'Asalet' gibi öyle büyük şeylerle egomu büyütecek kadar körleşmedim. Sadece karşımdaki insan beni anlamayı istemeyerek bu kadar üzmüşken ben ona kendimi ne kad...

Öyle bir saçmaladım ki bence okumasan da olur..

HOP! BEN GELDİM. PEKİ BEN BURAYA NEDEN GELDİM? NASIL GELDİM? NİÇİN GELDİM? PEKİ BEN BU HARFLERİ NEDEN BÜYÜTTÜM? PEKİ BEN NE ARA BU DENLİ DELİRDİM? PEKİ BU HAVA NEDEN BU KADAR SICAK? AY YETER ÇOK PEKİ'LEDİM! Hayatımın gündem maddelerini şöööyle bir sıralayıp burayı her an whatsapp kız grubu konuşmasına çevirebilirim Yapıyım mı hı? Yapıyım mıııı? - Uykusuzluktan artık ciğerim soldu. Kafamın içindeki uğultu uyumama izin vermiyor ve ben bu durumdan çok sıkıldım!  -O kadar sıcak ki odam denen o küçük saunada yaşamımı sürdüremez hale geldim ve salonda yerlerde yatmaktan iskelet sistemim kaydı. Klimanın köpeği oldum! Bahar iyiydi yaaa bi tur daha alamaz mıydık? Neyse işte sonuç olarak sıcaklar zaten anca bana kadar olan aklımı iyyyce eritti. Haliyle ben de delirdim. Boynum ağrıyor boynuuuuuum! Uyumak istiyorum. Eşek gibi devrilip yatmak istiyorum. Çok mu? -He bir de tatile gitmek istiyorum. Ama yani mümkünse sevdiceğimle :) E iyi tamam oluru yoksa tek de gidebilirim. Yeter...

Sanki her şey beni şimdiye hazırlamış..

Resim
Bundan aylar önce içimdeki huzuru yeniden keşfettim. Hepimiz şahidiz. Hayat denen bu karmaşık yapının orta yerinde önce çok yükseklerden yere çakıldım; yılmadım, düştüğümden daha büyük bir hızla toprağın bana sunduğu her nimeti kabullenerek yeniden daha yükseklere zıpladım. Hepimiz şahidiz. Tek olmanın ne demek olduğunu öğrendim, sadece ben olmayı... Küçük bir kız çocuğuyken bıraktığım yere geri dönüp tuttum yeniden kendi ellerimden. Kendi kendimi büyüttüm. Her zaman mutlu olacaksın diye öğütledim içime. Her zaman, sadece 'mutlu' ! Ben mutlu oldukça hayatın bana güzellikler sunacağına inandım. Ben mutlu oldum, o bana hediyelerini sundu. Ansızın fısıldadı bir gece kulağıma melekler, 'Bir mucize bekle!' diye. Yaktım tüm umut ışıklarını yüreğimin ve sabırla bekledim. Beklerken her an her saniye ,bir nedeni olmasa da, sadece gülümsedim ve dedim ki kendime 'Kov bütün hüzünleri! Mutlu ol, mutlu et!'. Yaşamdaki tek amacım bu oldu: Mutluluk! Şimdi hepimiz b...

Gökkuşağının renklerini kat gönlüne...

Resim
Çırp kanatlarını mutlulukla küçük kuş! Bak yeniden hissediyorsun rüzgarın nefesini..  Yepyeni hisler, yepyeni gülüşler..  Enkazın tüm pisliğini temizleyip yepyeni bir şehir inşa ediyorsun gönlüne.  Hiçbir şey geçmiş gibi değil.  Olmadı hiçbir şey şimdiye kadar bu denli özel.  Her kanat çırptığında gökkuşağı geçiyor gönlünden, dokunduğun yer hayat buluyor.  . . . Hayatı o an durdurabilmeyi isteyecek kadar güzel bakan bir çift göz kovdu hüzünlerimi. Hüzünkovan kuşu diyor ama bilmiyor gönlümde biriktirdiğim hüzünleri kendinin kovduğunu.. Daha önce hiç hissetmemiştim böyle. Çok farklı, çok yeni. Düşünceler, duygular, hisler.. Çok daha olgun her şey. Çok daha 'ben' gibi. Sanki yüreğimin kalemi bir resim çizmiş de yaşayalım diye bizi yerleştirmiş gibi içine. Ruhumun aynasını yüreğimde hissediyorum ve bir dilek daha bırakıyorum göğe: "Değişmesin hiçbir şey! Ne olur! Hep böyle kalsın! Şimdinin güzelliği geleceği sarsın!" . . ....

Kanatlarımda Saklarım Şiirimi

Resim
'Hüzün kovan kuşu gelmiş, gecenin yanağına konuvermiş.' Bir şiir var; ne zaman kötü hissetsem umut olan, beni saran sarmalayan, her şeyin geçeceğini hatırlatan. Her zaman içimin en güzel köşesinde yeri olan bir şiir var. Evet, ben bir şiir sevdim; tüm hayatım değişti.  Göz yaşına sarıp bir dua bıraktım geceye, kabul oldu. Her ne kadar isyanlarım, düşüşlerim ve yılmadan kalkışlarım, ağlayışlarım, bağırışlarım olsa da sabırla beklediğim o gün geldi.  Evet, cidden bir mucize bekledim ve oldu. Şükürler doluyor taşıyor gönlümden.  Gülüyor sesim, gözlerim.  Gülüyor kalbim.  Hayat daha bol kahkahayla devam ediyor.  Sonsuzluğu düşünmüyorum artık. Yarını da... Bugün var! Asıl olan, benim olan, bana ait, bana dair.. Biliyorum, her şey daha güzel artık. Biliyorum, her şey tam da istediğim gibi. Yüreğimdeki dileklerim, dualarımın en hayırlı, en güzel, en mutlu şekilde bana dönmelerinin verdiği huzurla yaşıyorum günlerimi. Kovuyor ...

Uyandırayım istedim.

Şimdi sen kalkmış ' özledim! ' diyorsun. Bu kadar kolaydı çünkü. Senin için gitmek de, geri dönmek de, sevmek de, bir insanı öldürüp bir kez olsun dönüp bakmamak da çok kolaydı. Kapkara kalbinde, beyninde... Sandın ki, gömüp gittiğin yerde kalacağım sonsuza dek. Öyle değil işte! Bırakıp gittiysen dönüş yolunu da kaybedersin. Yakarım içindeyken kendim de, beraber fethettiğimiz tüm şehirleri! Yıkarım yollarımı, yıllarımı. Sen ki yıkmışken tüm ömürlük sözleri şehir mi yıkamayacaktım ben? Asla unutma: Sen gittin ! Sen bana 'git' dedin! Şimdi işte diyemezsin öyle ' özledim ' diye. Ben özlerken neredeydin? Silmeye uğraşırken tüm anıları, savaşırken ben her zerreme sinmiş kokunla, kim sildi benim kokumu teninden? Kim eylediyse gönlünü, git şimdi avutsun yine seni. Özlemek yüreğimin en büyük sınavı oldu ve ben o sınavı çoktan verdim. Sıra sende. Yüreği büyük olan kazansın derdim ama bunu yüreğini yolda düşürmüş birine söylemek ne kadar doğru, ...

Yaşamın orta yerinde çırpınıyor kelebek!

Böyle olması gerekiyor demiştim ve tam da böyle olmuştu.  Evet, hâlâ en olması gereken şekilde olmaya devam ediyor bir şeyler.  Her akşam soruyorum kendime; 'mutlu muyum?' diye ve cevap hâlâ tatmin edici derecede 'mutlu'. Sadece bugün biraz fazla sorgular biraz da aslında fazla boşvermiş bir ruh halindeyim.  Hayatın başlangıcına da sonuna da,  ansızın gidişlerin yaşattığı acıya da gelişlerin çiçekler açtırışına da tanığım.  Sevinç göz yaşlarını da döktüm aynı gün, üzgün oluşun da.  Peki sen canım okuyan, hissettin mi hiç bir başkasının acısını tam da yüreğinin orta yerinde?  Canının parçasını bir avuç toprağa emanet etmiş birinin yerine koyup da kendini düşündün mü ona nasıl merhem olabilirim diye?  Peki girdin mi sen de toprağın en derinine gençliğinin baharında yitip gidenle?  Bu hayatta çoktur sevdiğim, şükür ki sevenim de. Ama yine de, herkese ve her şeye rağmen, yalnızım bu hayatta ve her alınan yaş daha ...

Gecenin Mucizesi

'Bir mucize bekle!' diye fısıldadı gece. Duydunuz mu?  Ben duydum.  Tam da yüreğimin en derininde, tam da ihtiyacım olduğu anda,  fazla derinden.  Oysaki çoktan yakaladım sanmıştım mucizeyi.  Eski bir hikayenin son sayfasını gördüğümde gerçekleşti sanmıştım. Demek ki daha gerçekleşmemiş. Ve geri döndü kelebekler. Mucize umutları serpildi ya yüreğime, doğru demek ki içimdeki kelebek kanatlarının sesleri! ... Belki de baştan yazmak lazım hikayeyi  en gerçek halinden..  ... Bir zamanlar bir Tırtıl varmış; gözünü dut yaprağı ile açan,  hayatı o sanan,  ondan beslenen ve onunla büyüyen.. Sonsuzluğa inandırılan, her yer dut yaprağının yeşiline boyalı kalacak diye düşünen... Hayatı mutlu gidermiş, en azından o öyle bilirmiş. Tek hayali bir gün kelebek olmakmış, çünkü öyle demiş yaprak ona.  "Bir gün çok güzel bir kelebek olacaksın!" Dut yaprağı her geçen gün solmaya başlamış. Her geçen gün dah...

Ne Yazacağımı Bilmediğim Bir Yazı Daha

Ve geldim canım okuyan! :) Gönlümdeki huzuru arttırarak geçirdiğim ve her artışta daha büyük şükürler ederek yoluma devam ettiğim şu günlerde ne yazılır, nasıl yazılır bilmiyorum. Bir başlayayım da getiririm elbet sonunu. Getiremezsem de açarız bir şarkı kalkar göbek atarız; ne yazı kalır aklımızda ne de dert tasa! ;) Temiz yürekle isteyince hayatın gönlünden geçen her şeyi en güzel haliyle hediye ettiğini bir kez daha deneyimledim.  Sözün özü: BEN KAZANDIM!   Her hikayenin sonu gibi bu hikaye de kötülerin kötülüğe boğulduğu, iyilerin ödüllendirildiği bir mutlu sonla bitti.  Ben yüreğimden iyiliği ve mutluluğu tek bir an bile bırakmadan yoluma devam ettim; hayat benim yerime intikamımı aldı.  Öyle mutlu ve huzurluyum ki şarkılar geçiyor gönlümden!  Dans ediyorum hiç durmadan! Kahkahalar fırlatıyorum çevreme sakınmadan!  Her dakika, her saniye daha da kendim oluyorum!  Mutlulukla büyüyorum.  ... Dakikalar geçiyor ben hala beynimde o şarkıdan bu şar...

Gecenin en huzurlu anı

Resim
Ve uzun zaman sonra ilk kez böylesine huzur doluyum!  Yaşasınn!  Elbette yaşanacak çok güzel bir hayat vardı ve ben daha çok başındaydım. Elbette yeniden o mutluluğu bulacaktım ve buldum. Üzgün hissetmemek nedir bilir misin? Aylardır içine saplanıp kendine yer edinmeye çalışan o kayayı kaldırıp atmanın verdiği o huzuru.. Başarabilmiş olmaktan aldığım o hazzı sana anlatamam!  ÇOK MUTLUYUM!  Çünkü tuttum kendime verdiğim sözleri. Çünkü huzurlu hissediyorum. Çünkü BEN gibi hissediyorum çooookk uzun bir zaman sonra. Hatta öyle uzun bir zaman ki öncesini hatırlamıyorum. ' Ben' im artık, sadece ben. Kahkahayı seven ben. Sevgiyi seven..  BAŞARDIM CANIM OKUYAN, BAŞARDIM! Öyle güzel ki bu his çıkıp koşmak istiyorum sokaklarda.  Bahar da geldi zaten! Ohh mis! Metonyaya Leyla'sıyla pikniğe gitmiş Mecnun gibi dans edesim var:  'Çiçekkler açsın böceklerrr uçsunnn...'  E tabi ki izledin Leyla ile Mecnun'u! Metonya'yı bilmiyorsan, o dansı bilmiyorsan kapa kapa g...

Gecenin en sarhoş anı..

Sarhoşum aslında ama farkında değil kimse... Çünkü çok içtiğim için değil çok düşündüğüm ve sadece günler sonra nedensizce böylesine yoğun şekilde aklıma geldiğin için bu sarhoşluk!  Biliyorum, gideceksin iyice. Biliyorum, yeni seanslardan sonra düşünmeyeceğim bir daha böyle şeyler!  "Hoşça kal sevgilim!" diyemedim gitmek istediğinde ama şimdi öylesine hazırım ki göndermeye seni; doya doya söylüyorum içimden. Her vedamı duyduğunu, hissettiğini biliyorum. Yaşadığımız bunca şey boşuna değildi, eminim. Çünkü tesadüf değildi. Öğreneceklerimiz varmış.  Ben mesela öğrendim artık birini sevmeyi,  birinin beni sevmemesini,  birine veda etmeyi,  tek kalmayı,  tek olarak yaşama tutunmayı, savaşmayı,  tat almayı,  nefesimi tutmayı,  nefes almayı yeniden öğrenmeyi  ve can acısına çare olmayı.  Gidiyorsun.. Gidişini izliyorum bir kez daha. İlkinde "Gidiyorum" dedin, gittiğini sandın; izledim. Ama bu sefer daha far...

Çünkü gitmen gerekiyor-du...

Gitmen gerektiğine karar verdim. 'Gidiyorum' dediğinde gidemediğini biliyoruz. Senin gitme zamanın esas şimdi geldi!  Neden mi?  Çünkü BEN ÖYLE İSTİYORUM!  Çünkü gitmelisin.  Çünkü artık var olman benim için bir şeyler ifade etmiyor. Çünkü varoluşun beni var etmiyor artık.  Çünkü SIKILDIM SENDEN!  Çünkü acı çeken biri olmak yordu beni. Çünkü mutsuz olmak bana yakışmadı; çirkinleştirdi hep.  Çünkü hâlâ nefes alıyorum.  Çünkü gitmek istedin.  Çünkü GİTTİN!  Ne güzel demişti şiirde "Sen bana gitmek için gelmiştin.."  Artık anladım. Gitmen gerekiyordu; gittin.  Hayatı bir başına yaşamam, her anından sadece kendim için tat almam gerekiyordu. Tüm bunlar için alıp başını gitmen gerekiyordu.  Güçlü olmayı öğrenmeliydim. Sensizliği tanımalıydım. 'O'na söylerim halleder'lerim olmamalıydı; kendim halledebilmeliydim.  Artık daha mutluyum biliyor musun? Artık bir şeyler daha güzel aslında. Ben yen...

Cumartesi Karmaşası

Rüyaları yakabiliyor muyduk canım okuyan?  Saklamayın bak benden! Yakılabiliyorsa şayet ben kendim de içindeyken yakacağım rüyalarımı. Baştan almalı en iyisi...  Neydi rüya? Ne demekti? Neden görürdük ki? Uykuda ele geçirip üstüne bir de neden üzerdi? Tüm gün nasıl etkileyebilirdi? O kadar olay, o kadar insan, o kadar his nasıl sığardı ki zaten azıcık zaman harcadığım o uykulara?  Sorular geçiyor aklımdan yine sayısız.. Cevaplar mı? Tabi ki yok! Ne zaman cevaplarım oldu ki zaten benim? Hem zaten cevaba ne gerek var ki? Peki sen hep cevap almak için mi sorarsın sorularını bu hayata?   Ben cevapları sevmiyorum galiba. Dünyayı merak ediyor, sorular soruyorum; iş cevaplara geldiğinde dayatacaklarsa benimsedikleri doğrularını, istemiyorum cevapları! Kendi dünyamda, kendi meraklarımla mutlu olabilirim.   Yahu ne diyorum ben?! Ne diyordum? Ben yazmaya başladığımda ne anlatacaktım? Unuttum bak! Zaten unuturum ben hep ne diyeceğimi. O kadar şeyi unutup da bir seni nasıl...

Dönüşüm..

Resim
"İnsan sevdiğini unutmaz ki.Ben mesela seni asla unutmam." Çok beğenerek okuduğum bir kitapta geçiyordu bu sözler..  Ne doğruymuş!  Evet, gerçekten insani bir kalpse içinde çarpan; kim olursa olsun, başına ne gelirse gelsin sevdiysen bir kere unutulmuyor-muş.  İyi hatırlayıp hatırlamamak sana ve sende bırakılan anılara bağlı elbet ama eminim artık..  İnsan sevdiğini unutmaz ki! İnsan ki tüm yaşanmışlığı hazine sayar kendine ve değişir. Zaman, değişim ve dönüşüm zamanıdır bundan böyle. Yenilikler katmak gerek hayata.  Çünkü adı üzerinde 'hayat' bu. Yaşamak lazım doyasıya.  Unutmasak da, hatta sadece unutmadığımız için belki de yepyeni şeyler katıp hayatımıza, dolu dolu yaşamak lazım. Eski kahkahalarımız da o kahkahaların nedenleri de çok güzeldi elbet ama neden daha güzelleri olmasın ki?  Bak derin bir nefes al şimdi!  Tüm yaşamı hisset içindeki her zerrede.  Bak! Yaşıyorsun işte! Her şeye,herkese...

Renklerin ve Renksizliğin Hikayesi

"Ne anlamsız,ne tuhaftı Kendime söylediğim yalanlar. Olmayacak bir rüyaya inandım! Hırçınlığım imkansızlığına, suskunluğuna, uzaklığına! " https://m.youtube.com/watch?v=iMvOuYvgYsk Siyah beyaz bir adamın ardından yıkık dökük kalan bir gökkuşağının öyküsüdür bu.  Şarkılar vardır hani..  Gönlünüze yerleşirler ama sanki sonları hiç yazılmamıştır.  Sonu sizde saklıdır. Sonu sizin yüreğinizin gölgesinde kayıptır.  O tattayım şu sıralar.  Kafam karışık, gönlüm karışık... Rüzgar nerden eserse eyvallah deyip kabullenişler doldu günlerime, savruluyorum.  Savaşacak güçte değilim.  Direnmek de istemiyorum.  Sevginin, aşkın, dostluğun, dürüstlüğün ve her şeye rağmen parlayan, hayat olan renklerin uğruna çok direndim; başaramadım.  Dağıldım.. Baktım ki siyahlar sürmek istedi renklerime daha da güçlü parlayabilmek adına dağıttım her bir rengimi bir kenara.  Renkler de yorulurmuş meğer.  Gökkuşağı da yara alırm...