Renklerin ve Renksizliğin Hikayesi



"Ne anlamsız,ne tuhaftı
Kendime söylediğim yalanlar.
Olmayacak bir rüyaya inandım!
Hırçınlığım imkansızlığına, suskunluğuna, uzaklığına! "

Siyah beyaz bir adamın ardından yıkık dökük kalan bir gökkuşağının öyküsüdür bu. 

Şarkılar vardır hani.. 
Gönlünüze yerleşirler ama sanki sonları hiç yazılmamıştır. 
Sonu sizde saklıdır. Sonu sizin yüreğinizin gölgesinde kayıptır. 
O tattayım şu sıralar. Kafam karışık, gönlüm karışık...
Rüzgar nerden eserse eyvallah deyip kabullenişler doldu günlerime, savruluyorum. 

Savaşacak güçte değilim. 
Direnmek de istemiyorum. 
Sevginin, aşkın, dostluğun, dürüstlüğün ve her şeye rağmen parlayan, hayat olan renklerin uğruna çok direndim; başaramadım.
 Dağıldım.. Baktım ki siyahlar sürmek istedi renklerime daha da güçlü parlayabilmek adına dağıttım her bir rengimi bir kenara. 
Renkler de yorulurmuş meğer. 
Gökkuşağı da yara alırmış. 


İçimdeki hesaplaşmayı sonlandıramıyorum. 
O kadar alışmamışım ki içimde tutmaya bir şeyleri çatlamak üzereyim! 
Her bir rengi siyah lekelerinden arındırıp yüreğime geri topladığımda içimdeki hesaplaşmayı gerçeğe döndüreceğimden, bir kez daha en güçlünün ben olduğumu tüm dünyaya kanıtlayacağımdan, bu hikayeyi ve o siyah beyaz adamı sonsuza kadar kendi pisliğinin içine gömeceğimden eminim!

Yepyeni renkleri hayatıma katacağıma, bundan sonra siyahlara yer  vermediğim  çok daha güçlü bir gökkuşağına dönüşeceğime dair yeminlerim var kendime.
Yorgunluğum, üzgünlüğüm, kırgınlığım beni vazgeçiremiyor...


Her şeye rağmen, 
beni bırakıp gitmeyi tercih eden o siyah beyaz adamın tüm şerefsizliğine rağmen 
gökkuşağındaki yedi rengim ben! 




  



  -Öperler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadi dövme yaptıralım!

Dönüşüm..

Yaşamın orta yerinde çırpınıyor kelebek!