Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Esir Kuşun Ağıdı.

"Ölen bir kuş, uçuşu unutmamayı öğütledi bana." - Furuğ Ferruhzad Uçuşu unutmamak. Kuş olup uçarsın da yere çakıldıktan sonrasında kalkıp yeniden uçmayı hatırlamak esas olaydır. Kanatların varken özgürleşmek kolaydır ama o kanatlar kırıldığında özgür kalmak hayatı avuçlarına almaktır. Kafamın içinde binbir söz. Dolaşıp duruyor çekip çekiştirirsem anlamlanır da belki yazıya dönüşür diye çabalıyorum. Çünkü yazmak demiştik, iyileştirir. Çünkü özgürlüğü ve kuşları getirir bana yazmak. Bir de renkleri. O çok sevdiklerimi.  Hayatımın çok kötü, sıkıcı, hatta daha doğrusu sıkışıp kalmışlıklarla dolu bir dönemindeyim. Nefes almaya hasret... Halbuki isteklerim de çok değil. Biraz kaçışa ihtiyacım var, özlediğim hayatıma dönmeye. Çadırıma, denize, kendi diktiğim çaputu serip yere üstünde dinlenmeye... Kitaplara. Sevgiyle geçen, mutlu huzur dolu zamanlara. Tüm ihtiyacım bu kadar basit işte. Ve bir de parmaklarımın ucunda. Engeller camdan aslında ama kırılmıyor. Vakti var. Kırarsa...

Başlangıçlar önemli.

Bu gece gene geçiyorum içinden içimin. Bindim o çok sevdiğim kelimeler vagonuna. Özledim. Kelimelerimi. Öyle bir dönemindeyim ki hayatın, kelimeler aklıma hücum ettiğinde kalkıp yazamıyor sonrasında da unutuyorum. Hatırlamaya çalışmaksa daha da canımı acıtıyor, bırakıyorum. Sırf bu yüzden vazgeçtim uzun zamandır yazmaktan. Bu daha da acıttı içimi. Yazmak her şeyin üstesinden gelirdi, yazamadım. Acımak istedim belki de. Susmak en büyük yaraydı çünkü. Susmak lanetiydi bana hayatın. Susmak beynimi patlattı. Yazmak istedim bu gece, üşenmeden yazmak. Ne yazacağım hakkında en ufak bir fikrim de yok aslında. Olsun. Yazmak geri getirecek bana beni. Biliyorum. Yazmak yeniden öğretecek bana kelimeleri unutmamayı. Yazmak zamanla geri verecek bana dolma kalemimi ve en yakın arkadaşım olan günlüğümü. Yazmak her şeyin başlangıcı olacak yeni hayatımın getirilerinde. Yine bir yeniliğe alışma dönemine giriyorum. Hayat her şeyi tattıracak, ısrarcı. Özlemeyi öğretti diyordum şimdi daha da özlemeyi öğrete...

İçime Mektup

Sevgili Ben, Lütfen Ben olmayı hatırla. Sana çok ihtiyacım var. Renkli olan Ben'e. Mutlu olmayı, neleri sevdiğini bilene. Sokaklarda dans eder gibi yürüyene. Eğer büyüdüysen, yani bu şimdiki Ben büyümüş halinse; lütfen büyüme. Bir yolunu bul ve küçül. Kaybettiklerinin acısıyla başa çıkman buysa, yapma. Başka yollar bulursun. Elindekilere de uyma.  Alışıyorsun. Alıştıkça kabul etmiş oluyorsun. Ya da tam tersi işliyor denklem, bilmiyorum. Bilmemeye devam et mesela. Sorular sormayı daha çok severim Ben, cevapları değil.  Verilen sözlerin tutulmasını beklemekten vazgeçtin çoktan, biliyorum. Her seferinde yutkunamadığın sözcükler bırakması canını acıttı diye acımaktan vazgeçme. Çünkü 'heves eden kız' olmaktı seni sen yapan, heyecanlanmaktı. "Bir umuttur yaşatan insanı!" Mesela en son ne zaman içinden gelerek, düşünmeden ve öylesine, sadece sevdiğin için, kalktın ve birden dans ettin? Hatırlamıyorsun. İçindeki müzik çalmayı durdurdu. Kırılan taşlar yanlı...