Zamanın Birinde Kendime Gönderdiğim Mektup
Sevgili Ben, Lütfen ben olmayı hatırla! Sana çok ihtiyacım var. Renkli olan Ben’e. Mutlu olmayı ve nelerin mutlu ettiğini bilene. Sokaklarda dans eder gibi yürüyene. Eğer büyüdüysen, yani şimdiki Ben büyümüş halinse; lütfen büyüme! Bir yolunu bul ve küçül. Kaybettiklerinin acısıyla başa çıkma şeklin buysa, yapma. Başka yollar bulursun. Elindekilere de uyma! Alışıyor ve alıştıkça kabul etmiş oluyorsun. Ya da tam tersi işliyor denklem, bilemiyorum. Ama işte bilmemeye devam et mesela! Soruları sormayı daha çok severim ben, cevapları değil. Verilen sözlerin tutulmasını beklemekten vazgeçtin çoktan, biliyorum. Her seferinde yutkunamadığın sözcükler bırakması canını acıttı diye acımaktan vazgeçme! Çünkü "heves eden kız" olmaktı seni sen, beni ben yapan. Mesela en son içinden gelerek, düşünmeden ve öylesine, sadece sevdiğin için ne zaman dans ettin? Hatırlamıyorsun. İçindeki müzik çalmayı durdurdu. Kırılan taşlar yanlış yerlere oturdu. OLSUN! Taşları topla, denize at. İleri at...